adscode
adscode
adscode

Muhalefetin bir dış politika gündemi var mı

Seçimler yaklaştıkça Türkiyeye dışarıdan bakanların sıklıkla sorduğu sorulardan biri muhalefetin bir dış politika gündemi var mı Millet İttifakını oluşturan siyasal partiler ekonomi kalkınma temel

Muhalefetin bir dış politika gündemi var mı

Dış politikada stratejik sessizlik
Her şeyden önce dış politika alanı 20 yıldır iktidarı tek başına elinde tutan hükümetin stratejik olarak üstün olduğu bir alan. Bu üstünlüğün iki nedeni var. İlki hem devletler düzeyinde hem de uluslararası örgütler düzeyinde dış politika yapım sürecindeki bütün ağlara hükümet hâkim. Bu alana muhalefetin etkili bir biçimde dahil olması görece olarak daha zor.

İkincisi dış politika alanı ciddi bir bilgi birikimi ve uzmanlık gerektiriyor. Çok uzun yıllardır dış politika kararları gözlerden uzak ve kapalı bir çevre içinde alınıyor. Kararlar, kaynaklar, tercihler şeffaf değil. Bu durum muhalif siyasi aktörleri hem dış politika ağlarından hem de dış politika yapım sürecinden ciddi bir biçimde dışlanmasına yol açmış durumda. Bunun tek istisnası Millet İttifakı’nın iki ortağı olan DEVA ve Gelecek Partileri. Ama yine de bu alana yeniden ciddi bir biçimde müdahil olabilmenin yolu, iktidarda olmak.

Elverişli bir güç alanı olarak dış politika
Dış politikadaki sessizliğin bir diğer önemli nedeni dış politika alanının büyük oranda gündemden düşmüş olması. Bundan birkaç yıl önce, Türkiye ekonomik krizin, eşitsiz gelir dağılımının, yargı ve adaletteki ciddi bozulmanın etkileri ile bu derece meşgul değilken dış politika kamusal gündemde çok daha fazla yer işgal ediyordu. O dönemde hükümet dış politika gündemini iktidarını konsolide etmek için elverişli bir alan olarak kullanıyordu.

Bu elverişli alan öncelikle bir başarı öyküsü olarak kodlanabiliyordu. Bir büyük ve benzersiz güç olarak Türkiye imgesi içeride partinin siyasal desteğini sağlamlaştırıyor ve muhafazakâr kimlik projesine ulus ötesi bir alan açarak, iktidara benzersiz imkanlar sunuyordu. Savunma sanayindeki genişleme ve Batı’ya kafa tutan lider imgesi ülkenin büyüklenmeci ruh hali ile de oldukça örtüşüyordu.

Kavgacı ve uzlaşmacı olmayan dış politika tarzı
Türkiye’nin dışarıda ayağına dolansa da kavgacı ve uzlaşmacı olmayan dış politika tarzının, zaten kendini sınırları dışında hep yalnız ve dostsuz hisseden kamuoyunda çok ciddi bir karşılığı vardı. Kısacası dış politika kendi seçmenleri nezdinde ülkeyi layıkıyla temsil eden bir devlet adamı olarak Erdoğan’ın de iktidarını pekiştirdiği bir alan olageldi.

Üstelik dış politika alanı hükümete korku ve öfke üzerinden içeride kurduğu duygusal iklimi devam ettirebilme potansiyeli de sağlıyordu. Bir ayağı dışarıda olan iç düşmanlar, Türkiye’yi zayıflatmak ve hep bölmek isteyen dış düşmanlar imgesi ile birleşiyordu. Özellikle seçim zamanında yükseltilen korkular Türkiye’nin varlığına ve iyi olma haline zarar geleceği korkusunu, kişisel iyi olma halinin önüne geçiriyordu.

adscode

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder