Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş Afyonkarahisar'da; "En iyi cep telefonlarını istemek gençlerin hakları değil mi? En iyi evlerde oturmak hakları değil mi? En iyi okulda okumak hakları değil mi? En iyi kıyafeti giymek hakları değil mi? Hep siz mi giyeceksiniz birader? 'Bir lokma bir hırka' diye geldiniz, gençlerin hayallerini yok ettiniz. Mülakattan, torpilden üç maaştan beş maaştan dolayı. ve hala şunu söylemiyorsunuz; 'Biz hata yaptık, yanlış yapmışız' demiyorsunuz" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 14 Mayıs seçim çalışmaları kapsamında Afyonkarasihar'da miting düzenledi. Mitinge Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.
"SEÇİM İKTİDAR DEĞİŞSİN DİYE YAPILIR, BİZ DE SİZİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORUZ"
Mitingde konuşan Yavaş, şunları söyledi:
"Sevgili Afyonlular 14 Mayıs'ta inşallah bir seçime gidiyoruz. Şimdiye kadar Cumhuriyet kurulduktan sonra onlarca kere seçim oldu. Ertesi günü millet de takdir ettiyse ertesi gün ya iktidar devam etti veya yenisi geldi. Dolayısıyla haziranda yapılması gereken seçimler bir ay öne alınarak TBMM tarafından ve 14 Mayıs'ta seçim kararı alındı. Fakat bakıyoruz televizyonlarda artık laflar değişti. '14 Mayıs seçiminde iktidar değişirse bu bir darbedir' diye pespaye pespaye sözler duymaya başladık. Bakın her gittiğim yerde söylüyorum; artık ülkemizde hakim olan nefret dilini ortadan kaldırmak için sevgi dilini yeniden hakim kılmak için artık kimseyi de yuhlamıyoruz. Ben bunu söyleyen Sayın bakana söylüyorum. Seçim niye yapılır? Elbette iktidar değişsin diye yapılır ve biz de tam da sizi değiştirmek istiyoruz, oradan indirmek istiyoruz. Yani şunu mu söylüyorsunuz bize; seçime gidin ama kazanmayın. Böyle bir şey var mı? Bunu Ankara'da da yaptılar merak etmeyin her yerde yaparlar. Fakat bu iktidarın şöyle bir özelliği var; anketlerdeki durumu görünce taktik değiştirirler, her türlü iftiralar her türlü senaryolar birdenbire ortaya çıkar. Şimdi 2019'da biz iş başına gelirken önce dedi ki Sayın Cumhurbaşkanı; 'bu arkadaşımız dedi 35-40 bin nüfuslu bir yerin belediye başkanlığını yaptı, bu çok büyük bir bütçe, kocaman Ankara, burayı nasıl yönetecek yönetemez' dedi. Yönetemez dediğine inanmadı Ankaralılar bizi seçtiler ve seçildikten sonra derhal israfı ortadan kaldırdık. Rant düzenini ortadan kaldırdık. 3 bin 500 kadar ihaleyi şeffaf bir şekilde internetten yayınlamaya başladık. Katılımcı sayısını arttırdık. Böyle olunca kırımlar arttı, belediyemiz tasarruf etti. Kaldı ki o 3 bin 500 tane canlı yayınlanan ve daha da yayınlanacak olan ihaleler benim torunumun torununa kadar internette kalacak. Her yaptığımız ihalenin bedelini yaptığımız eserlerin üzerine asıyoruz. 'Bu köprülü kavşak bu kadara mal olmuştur' diye, 'Şu yaptığımız park şu kadara mal olmuştur' diye. Çünkü biz kendi paramızı harcamıyoruz, Ankara halkının tertemiz alın teri akıtarak bize ödediği paralarla yapıyoruz. Sonuç itibariyle 5 katrilyon eski dönemin borcunu ödedik. O yetmedi. Bir de bize topal ördek muamelesi yaptılar belediyede sayımız az diye. 8 Nisan'da görev aldık 28 Nisan'da bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile gelirlerimizi azaltacak şekilde bir uygulama yaptılar. Eski dönemde eski başkanın başka çok bunun üzerine para yatırıp asli olarak yapması gereken metroyu beceremeyip, götürüp Ulaştırma Bakanlığı'na verdiğini biliyoruz. Ulaştırma Bakanlığı Çayyolu metrosunu yapmış. Bizden önceki Sayın Tuna'ya devretmiş. Demiş ki; bilet parasının belirli bir yüzdesini bize ödeyeceksin, biz bu parayı öyle tahsis edeceğiz. Fakat birdenbire 28'inde Kararname değişti. Bütçeden yüzde 5 kesilecek diye. Ne oldu? 4 yılda benden kesilmesi gereken para 80 milyon lira iken şu ana kadar 1,7 milyar. Eski parayla 1 katrilyon 700 bin lira para kesildi ki Mansur Yavaş Ankaralılara az hizmet etsin diye. Ben mi cezalandırıldım Ankara halkı mı cezalandırıldı?
"BİR ELİN VERDİĞİNİ BİR EL GÖRMÜYOR ARTIK. GÖSTERE GÖSTERE YARDIM YAPILMIYOR ARTIK"
2019'dan beri yatırım programında olan ve metrosu olmayan tek başkent Ankara'nın. Keçiören-Havaalanı uzatması yatırım programında olmasına rağmen yapmıyorlar. İstanbul'da Ekrem Başkan ile metro yarıştırıyorlar. O da geçti yaptığımız çalışmalar sonucunda Uluslararası Şeffaflık Derneği'nden Şeffaflık Ödülü aldık. İngiltere'den de dünya belediye başkanları başkent ödülünde yılın belediye başkanı seçildik. Bunu şöyle söylüyorlar; bunlar gelirse ülkeyi yönetemez. Haklılar 21 yıldır bir başkasını görüp, bir alternatif göstermediler insana. Ankara'da da böyleydi. Ankara halkının paraları 25 yıldır alınır, pahalı su satılır, pahalı ulaşım yapılır ondan sonra çöp projelere yatırılır ben proje yaptım ben şu eseri bıraktım diye övünülürdü. Halbuki Ankara'da 2013 yılından beri nüfus artmasına rağmen bir tane otobüs alınmamıştı, 400 tane otobüs aldık. Ankara'da hala birçok köyde kanalizasyon yoktu, sular tankerle gidiyordu. Daha üç gün önce Elmadağ ilçemizde yıllardır susuzluk çekiliyor ve bunlar hep ötelenmişti. Biz gelir gelmez rozetimizi çıkarttık herkese eşit bir şekilde oy versin vermesin nerenin ne kadar acil ihtiyacı varsa kanalizasyon, su ilk önce onlardan başlayarak, yollardan başlayarak ihtiyaca göre çalışmaya başladık. Çöp projelere para ayırmadık. Dediler ki 'Bunlar gelirse sosyal yardımları kesecekler.' Şimdide Aile Bakanlığı'ndan yardım alanlara diyorlar ki 'Bunlar gelirse sizin yardımlarınızı kesecek.' Eskiden Ankara'da yardımlar nasıl dağıtılıyordu? Eskiden kolilere dolduruluyordu. Bir tane ismi malum bir müteahhitten, nedense hep o kazanıyordu ihaleleri, 150-200 milyon liralık alım yapılıyordu. O da makarnayı, bulguru, nohudu bile yurtdışından ithal ediyordu para kazanmak için. Kapı kapı dağıtılıyordu ve kamyonun üzerinde Ankara Büyükşehir Belediyesi Yardım Dağıtma Aracı yazıyordu. Göstere göstere insanları incite incite yardım yapıyorlardı. Kaldırdık bu usulü. Başkent Kart isminde bir kart yaptık. O karta artık parayı yüklüyoruz o aile çoluğunun çocuğunun ihtiyacı neyse köylere kadar bakkallara gidiyor, kasaplara gidiyor, manava gidiyor. Hem esnaf kazanıyor hem o ailenin çocuğu ne istiyorsa çikolata mı istiyor oyuncak mı istiyor başka şey mi istiyor evinin ihtiyacını görüyor. Bu bizim inancımıza daha uygun değil mi? Bir elin verdiğini bir el görmüyor artık. Göstere göstere yardım yapılmıyor artık. Onların dağıttıkları koliye inananlar ne olur ne olmaz ya kesilirse diye korkanlar vardı.
"15 BİN ÇOCUĞA DÜZENLİ 15'ER LİRA KANTİN PARASI YATIRILIYOR HESABINA"
Yetmedi şu anda Ankara'da 200 bin aile suyu tonu bir liradan içiyor. Eski rakamdan içseydi 300 liraya içecekti. 60 bin tane destek alan ailenin çocuğu evden okula okuldan eve ücretsiz geliyor. 16 bin tane küçük çocuğun servis ücretini biz ödüyoruz ki eğitiminden mahrum kalmasınlar diye. 15 bin tane çocuğa düzenli 15'er lira kantin parası yatırılıyor hesabına. Okula gittiği zaman diğer çocukların yanında canı oradan herhangi bir şekilde meyve suyu, çikolata çektiği zaman alamamazlık yapmasın, mazlum kalmasın orada diye. Sınava girecek çocukların hepsinin sınav ücreti yatar. KPSS dahil hepsi yatıyor. O yetmiyor. Baktık ki ekonomik kriz nedeniyle 158 bin adetle aldığımız destek alan sayısı 200 bini geçti. Hem ekonomik sıkıntı hem pandemi. Pandemide neler yaptığımızı zaten gördünüz, bütün dünya duydu. Bu iktidarın şöyle bir şeyi var; bu belediyeler bir şey yapmasın, depremde de aynısını yaptılar, biz yapalım. Onlar yapıncaya kadar bir sürü insan hayatını kaybediyor. Burada particilik mi olur? Adana'da pandemide bedava ekmeği dağıttırmadılar maalesef. Sayın Genel Başkanımız destek olmak için pandemide üç aylık emekli maaşını yatırdı bize ona da biliyorsunuz çöktüler. 14 Mayıs'tan sonra geri alacağız o yardımlar yerini bulacak. Şimdi bu ekonomik bozulma nedeniyle mağduriyetin arttığını gördük. Geçen yıl havalar çok soğuk, insanlar doğal gaz alamıyor. Tam 200 bin aileye üçer ay müddetle 500'er liralık doğal gaz yardımı yaptık. Çocukları üşümedi ve ilk gelen mesaj şuydu: 'Sayın başkanım ben dar gelirli birisiyim asgari ücretle çalışıyorum, hayatımda 40 liralık 50 liralık ancak doğal gaz alabiliyordum cebimde para oldukça olmazsa da alamıyordum. Hayatımda bir sefer 200 alabilmiştim. Ama siz 500 lira hesabımıza para yatırdınız. Doğal gaz aldım şimdi çocuklarım bu kış ısınıyor çok teşekkür ederim.' İlk gelen mail. Arkasından o yetmedi. İki yıldır ücretsiz veriyorum şimdi hükümet 'ücretsiz vereceğim' diyor ya biliyorsunuz bunlar seçim yardımı. Biz ortada seçim yokken bunları yaptık. Vatandaşımızı Ankara'da mağdur etmedik, üşütmedik. O yetmedi. Baktık ki çocukların beslenmesinde bir sorun var, yeterli protein gıda alamıyorlar. Dolayısıyla öğrenme güçlüğü, gelişme güçlüğü çekiyorlar. Tam 18 aydır her ay düzenli olarak birer kilo et parası hesaplarına yatıyor, onu da başka yerde harcayamıyorlar. Sadece ve sadece o eve et ya da tavuk almakta kullanıyorlar, çocukların protein almasını sağlıyoruz.
"PARALARI GÖRÜTÜP BETONA DÖKÜYORLAR ONDAN SONRA DİYORLARKİ 'BİZ ESER BIRAKTIK.' BUNUN ADI ESER BIRAKMAK DEĞİL ANKARA HALKININ PARASINI SAĞA SOLA ATMAK"
'Biz gidersek mahvolur, biz gidersek gider yönetemezler.' Ankara değişmiş de iyi mi olmuş? Ankara değişmiş de iyi olmuş mu? Değişmeseydi ne olacaktı? Rant devam edecekti. Ankara Büyükşehir Belediyesi 16 milyarı ANKAPAR'a gömdü. Şehre girerken gördüğünüz o kapılara harcanan para 235 milyon bugünün parasıyla. Millet su bulamıyor, kanalizasyon sıkıntısı var, aç insanlar ihtiyaçları var eğitimde şunda bunda ama paraları götürüp betona döküyorlar. Ondan sonra diyorlar ki 'Biz eser bıraktık.' Bunun adı eser bırakmak değil Ankara halkının parasını sağa sola atmak. Çılgın projemiz yok dedik. Geldik ikinci safhaya. Dediler ki Ankara için çılgın projeniz yok. Ankara halkının boşa atacak parası yok Ankara halkı için yapılacak en çılgın proje onlardan aldığımız parayı gene onlara harcamak. Çağırdık çiftçileri biz sizin için ne yapabiliriz? Ankara'mızın toplam yüz ölçümünün içerisinde gördüğünüz bütün binalar sadece yüzde üçünü tutuyor. Yüzde 92 böyle gördüğünüz gibi dağ tepe ve tarla boş arazi. İnsanlar hükümetlerin yıllardır uyguladığı tarım politikası, hayvancılık politikası nedeniyle bunları bırakmış. Çağırdık biz sizin için ne yapabiliriz tekrar tarıma dönün diye. İlk yıl nohut tohumu dağıttık. Dediler ki 'Ekelim ama satamayız.' Satamayız diye bir şey yok. 'Ben Başkent marketler kurdum. Birçok Kadın Kooperatifi kurdurttum. Onlardan aldığımız ürünleri Başkent markette satıyorum. Sizden de alır oraya satarım hem vatandaş ucuz yer hem siz para kazanmış olursunuz' dedim ve ikna ettim. Yaptılar. Ürettiler ondan sonra mevsimi geldi. Tüccar 2 bin 700 lira veriyor. Dediler ki 'Biz size verelim.' Evet hepsini biz alıyoruz tüccara vermeyin dediler. Bu sefer tüccarların elinde mal kalmayacağı için fiyatı 3 bin 500 liraya çıkarmak zorunda kaldılar. Çiftçimiz iyi niyetli geldi yanımıza 'Başkanım biz size söz vermiştik ama fiyatlar da böyle oldu ne yapalım?' Satın dedim biz zaten para kazanmanız için böyle yaptık.
"A'DAN Z'YE NE ZAMAN MİLLİYETÇİYSEK HALA DA MİLLİYETÇİYİZ"
Ankara'da yine köylerde çiçek ektiriyoruz, yurt dışından hiçbir şey getirmiyoruz. Baktık bu iş tutacak yani insanımızın mayasında zaten yıllardır yaptığı tarım var zaten biliyor. Siz bunu ortadan kaldırıp desteklediğiniz zaman şehirlere amelelik yapmaya geliyor onu da yapamıyor işsiz kalıyor. Herkes belediyenin kapısına iş diye geliyor. Şu an 300 binin üzerinde iş başvurusu var. Çağırdık çiftçi kayıt sistemine liste olanlara mesaj attık; gelin biz size destek olacağız. ve onlara Türkiye'nin en kapsamlı arpa, buğday tohumu her türlü tohumu verdik kendilerine mercimek tohumuna kadar. Biz 4 yıl içerisinde Ankara'da kırsal kalkınmaya 600 milyon lira para ayırmışız ama işte dördüncü yılın sonunda o çiftçilerin cebine tam 4 buçuk katrilyon eski parayla 4 buçuk milyar parayı koyduk. Belediyecilik budur. İşte şu andaki Millet iktidarı geldiğinde onlar da aynı şekilde dışarıdan mal ithali veya ürün ithali yapmak yerine inşallah tarımı ve hayvancılığı destekleyecekler. Yine belediyemizin büyük bir arazisi var. Gittik orada üretim yaptık. Oradan elde ettiğimiz silajları Ankara'nın civarında köylerde hayvancılık yapan iki üç inek besleyen ailelere, ablalarımıza, kadınlara ücretsiz vermek suretiyle onların da aynı şekilde üretmelerini sağladık. Onların elde ettiği sütleri de aldık. Onları da her ay 60 bin Ankara'da destek alan aileye o şekilde dağıtıyoruz. İktidar değişirse de iyi olacak. Boş laflara inanmayın. Bana dediler ki bunlar seçilirse şöyle yapar, devletin bekası gider falan filan. Biz kimiz? Neye dayanarak bunu söylediniz? Biz tam tersine sizin çözüm süresinde o PKK'nın talebi olan Türk kimliğini istememeleri, TC tabelalarını kaldırtmalarını nedeniyle kaldırttığınız TC tabelalarının hepsini yerine çaktık. Bizler mevsimlik milliyetçi değiliz. Biz neysek oyuz. İşimize gelince milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım deyip işine gelince seçime giderken de Milliyetçiliği zirveye çıkaranlardan değil. A'dan Z'ye ne zaman milletçiysek hala da milliyetçiyiz.
"BİR ZARFA GİREN DÖRT PUSULADAN BİRİNİ GEÇERSİZ ÜÇÜNÜ GEÇERLİ SAYDILAR. DÜNYADA BÖYLE BİR ŞEY YOK"
Diyorlar ki 'İktidar değişirse operasyonlar durur, iktidar durursa dış politikamız değişir.' Hadi oradan niye değişsin? Siz değil misiniz yerine göre gidip Suriyeyi de Esat'ı düşüreceğim diye uğraşırken şimdi tekrar tokalaşmak isteyen siz değil misiniz? Rusca üzerinden konuşurlar. Bakın bizim seçimden sonra baktılar ki hiç işçi çıkarılmadı. Bütün işçileri çıkaracaklar diye söyledilerdi. Hiç işçi çıkarılmadı. Kimse mağdur edilmedi. Bana dediler ki 30 bin işçiyi çıkaracak yerine şu isimleri alacak diye sahte listeleri döndürdüler televizyonlarda. O yetmedi adayları çıktı televizyona dedi ki 'Mansur Yavaş seçilirse PKK'lılar sayaç okuyacak, DHKP-C'liler de fatura götürecek korkmuyor musunuz' dedi. Baktılar ki Ankara'da sayaçları da okuyan faturaları da götüren Ankara'nın tertemiz vatansever gençleri, mahcup oldular. ve Ekrem Bey'in seçimini iptal ettirdiler bir ümit acaba kazanabilir miyiz diye milli iradeyi gasp ettiler. Bir zarfa giren dört pusuladan birini geçersiz üçünü geçerli saydılar. Dünyada böyle bir şey yok.
"MAALESEF CAMİYE SİYASET SOKULDU, KIŞLAYA SİYASET SOKULDU, OKULLARA SİYASET SOKULDU. HER YERE SİYASET SOKULDU. NEDEN? SEÇİMİ KAZANMAK İÇİN"
Geldik İstanbul seçimine. Artık bizleri görünce Millet İttifakı'nın diğer belediyelerinde ne insanların hayat tarzına ne başka şeye karışan kimse olmadığını görünce yeni bir şey bulmaları lazım. İstanbul'a gittiler dediler ki 'İstanbul çok mühim, İstanbul düşerse Kudüs düşer, İstanbul düşerse Mekke düşer, İsrail düşerse büyük Orta Doğu kurulur' demeye başladılar. En son dediler ki 'Siz Binali'yi mi seçeceksiniz Sisi'yi mi seçeceksiniz' dediler. Ankara halkı 806 bin farkla onları sandığa gömdü. ve şu anda gördüğünüz gibi Sisi'yle temasa da başladılar. Onun için seçimde söylenen sözlere inanmayın. Yetmedi. Baktılar ki anketler kötü gidiyor. Anketler kötü gidince bunların yedek kuvvetleri var. Hani çözüm süresinde sürekli mesai yaptıkları arkadaşları var ya işte onların içerisinde 33 askerimizin şehit edilmesini Bingöl'de planını yapan Osman Öcalan'ı devletin televizyonuna çıkardılar öyle mi? Ne için çıkarttılar Ak Parti'ye destek olsun diye çıkardılar. O yetmedi. Bizzat gittiler İmralı'dan bebek katilinden mektup gelip onu da devletin televizyonunda okuttular. Ne için? Bebek katili kendilerine yardım etsin de İstanbul seçimini kazanalım diye. Öyle mi? Bunları unutmadık. Şimdi aynı laflar. Şimdi aynı lafları yayıyorlar. Bizim PKK'yla işimiz olmaz. PKK eli kanlı bir örgüttür. Talepleri bellidir Türkiye'de ama onun yanında HÜDAPAR'ın da talepler PKK'nın talepleri aynıdır. Onlar da diyor ki; özerklik olsun, federasyon olsun, Türk Bayrağı ismini kaldıralım, ilk dört maddeyi değişelim. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerine karşı olan onlarla oynamak isteyen hepsine karşıyız. Sonuç itibarıyla aynı görüşleri savunan HÜDAPAR'ı kendi listelerine aldılar. HDP kendi başına Yeşil Sol listesi içinden seçimden gidiyor. Diyor ki 'Siz iş birliği yapıyorsunuz.' Yalan söylüyor. Öbür tarafta da aynı görüşleri savunanları listelerine alıyorlar. Diyor ki başbakan yardımcıları bakanları; 'ya listemiz ama biz onlarla ortak değiliz. Başlıyorlar bu sefer herhalde pişman oldular. Evet Gaffar Okan'ın katilleri onların uzantıları bunlar. Beni de götürmüş HÜDAPAR 'Sen böyle konuşuyorsun diye savcılığa şikayet etmiş. Omzunda şeref madalyamdır, Türkiye Cumhuriyeti değerleriyle oynayan kim olursa olsun hiç fark etmez dolayısıyla sevgili Afyonlular boş laflara karnımız tok. Şimdi seçime gidiyor değil de savaşa gidiyor gibi tanklar, toplar, gemiler, İHA'lar, SİHA'lar, füzeler meydanda. Ben diyorum ki ülkemizin savunması için yapılan her şeye sıcak bakarız. Her şeyi destekleriz. İHA'lar 90'lı yıllardan beri üretiliyor bu aşamaya geldi daha da geliştirildi. Anadolu gemisinin yapıldı tersane 72 yılında yapıldı. Ama o zaman bu işler emek verenler hiçbir zaman bunları siyasete alet etmedi. Maalesef camiye siyaset sokuldu. Kışlaya siyaset sokuldu. Okullara siyaset sokuldu. Her yere siyaset sokuldu. Neden? Seçimi kazanmak için. Ben diyorum ki nasıl öncekiler size bunu devrettiyse siz de yeni gelen iktidara bunu devredeceksiniz. Bize düşen onları daha da geliştirmek. Ülkemiz sınırını tehdit eden ister PKK olsun ister Amerika ister Rusya onlar orada biliyorsunuz eğitim veriyorlar silahlı eğitim PKK'lılara hiç fark etmez onlar gelişecek sınırlarımızı tehdit eden herkesin üzerine füze olarak yağacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Devletin milli politikaları değişmez. Devletin güvenlik politikaları değişmez. 21 yıl çok uzun bir süre olduğu için yeni bir iktidarın gelince ne yapacağı konusunda insanlar belki fikir yürütemiyor. Ama gördüler Millet İttifakı'nın belediyelerinde Ankara'da değişince rant düzeni nasıl ortadan kalktıysa Türkiye'de de inşallah huzur ve bereket olacak.
"'NE YAPALIM AĞABEY ADAM ÇALIYOR AMA ÇALIŞIYOR'U O DİNDAR MUHAFAZAKAR KESİME KABUL ETTİRDİLER"
Bakın Ankara'da 16 milyon ANKAPARK'a gömüldü ama eski jeliboncu başkan ki ona 23 buçuk yıl Ankara emanet edildi bir oğlunu televizyon bir oğluna spor kulübü almak suretiyle Ankara kaynaklarını oraya attırdı. ve bütün Türkiye'ye şunu kabul ettirdiler o muhafazakar kesim kabul ettirdi; 'ne yapalım ağabey adam çalıyor ama çalışıyor'u o dindar muhafazakar kesime kabul ettirdiler. İşte sol gelecek şu gelecek diye gözlerini boyadılar kul hakkına onları ortak ettiler. Ver böylelikle işte toplum çürümeye başladı. Hırsızlığı, yolsuzluğu hoş görmeye başladı. Ben diyorum ki muhafazakar insanlara; eğer bizler hakkında hüküm verirken başka değerleri bırakın eğer varsa biz kul hakkı yiyorsak bize de vermeyin ama kul hakkı yiyenlere de asla oy vermeyin. Yarın gittiğiniz zaman öbür tarafa 'Partin neydi?' diyerek almıyorlar. Kul hakkın var mı diye soracaklar size başka soru sormayacaklar.
"SİZE HER ŞEY MÜBAH. SİZE HER ŞEY HELAL. ZATEN İSLAMİYET NE ÇEKİYORSA BU KAFADAN ÇEKİYOR"
Göz boyamak için neler yapıyorlar? 'Bunlar yarın seçimi kazanırlarsa şampanyayla kutlar biz gideriz şükür namazı kılarız.' Bunu söyleyen bakana da sözlerim var. Biz Ankara'da seçildiğimiz akşam çıktık Ankara halkına teşekkür ettik. Rozetimizi çıkarttık bundan sonra emrinizdeyiz biz zafer falan kazanmadık çünkü 'kimseyi düşman olarak görmüyoruz' dedik. Sabah da çıktık Hacı Bayram Camii'ne şükür namazımızı kıldık. Hadi Bismillah dedik Ankara'da hizmete başladık. İsteyen istediği gibi kutlar sana ne? Herkesin bir bakış açısı vardır ama böyle şampanya muhabbeti deyince de benim aklıma ne geliyor? Onların bir bakanı var hani bakara makara her cuma bir ayet sallayan onun uçaktaki hali. Bir yandan Google'dan böyle her cuma ayet sallıyor oturmuş uçakta bir şişe şampanyayı devirmiş sızmış görüntüsü gözümün önüne geliyor. Tek kelime ettiniz mi ona? Size her şey mübah. Size her şey helal. Bırakın artık dini kullanmayı. Zaten İslamiyet ne çekiyorsa bu kafadan çekiyor.
"SİYASET BU KADAR ÇÜRÜMEMİŞTİ"
Bugün yine Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı şöyle bir şey dedi tabii isim veremiyor; 'Seçim ikinci tura kalırsa herkesle görüşürüz.' Hani onlar Meclis'te HDP ile görüşünce 'niye görüştünüz' diyenlere 'normal olabilir' falan dediler ya onlara her şey helal ya. Şimdi bunun hazırlığını yapıyorlar; ikinci tura kalacaklarını yani yenileceklerini anlamışlar. Eğer diyorlar 'İkinci tura kalırsa biz kazanmak için her şeyi yaparız' diyorlar. Siyaset bu kadar çürümemişti sevgili Afyonlular. Sonuçta oy verecek biz Cumhur İttifakı'na da oy vermeyi düşünen vatandaşlarımızı başımızın üstünde tutuyoruz. Millet İttifakı'na da oy vermeyi düşünenleri de.
"TOPLUMUN YARISINI TERÖRİST İLAN EDİYORSUNUZ"
Dağda kaldı 80 kişi diyorsunuz ama toplumun yarısını terörist ilan ediyorsunuz. Soğan pahalı, diyorsunuz 'soğancı teörist.' Pazar pahalı diyorsunuz 'pazarcı terörist' en son şimdi et pahalandı Rekabet Kurumu işlem başlattı kasaplar herhalde bu ayın teröristi onlar olacak. Yeter artık. Yapamadığınızı beceremediğinizi bir sefer olsun da bir itiraf edin, hata bizde deyin. Onlar da hata yok. Onlar hep masum.
"BİR LOKMA BİR HIRKA' DİYE GELDİNİZ, GENÇLERİN HAYALLERİNİ YOK ETTİNİZ"
Gençler azarlanıyor. Gençlere akıl veriliyor. Biz çalışma şartlarımızı beğenmiyoruz sağlıkçılara 'gidin' deniyor şimdi de çaresiz kaldılar dün 'ne olur gelin' demeye başladılar. Öğrenciler yurt dışına gitmek istiyor, yurt dışında okumak istiyor 'asalaklar' deniyor. Toplumun her kesimi bir şekilde azarlanıyor. Bu gençlik sizin bildiğiniz gençlik değil. 2 bin 350 yıl önce ailesine demiş ki dünyanın sonu kötü bu gençlerle baş olmaz, gençlerin durumu kötü demiş. Hala dünya bugüne kadar geldiyse gençlerin yüzünden geldi. Gençler öyle yetişti ki bizlere göre, biz onlara akıl vermeye, şöyle yaşa şunu yapma bunu yapmaya değil onlardan akıl alacak hale geldik. En iyi cep telefonlarını istemek hakları değil mi? En iyi evlerde oturmak hakları değil mi? En iyi okulda okumak hakları değil mi? En iyi kıyefeti giymek hakları değil mi? Hep siz mi giyeceksiniz birader? 'Bir lokma bir hırka' diye geldiniz, gençlerin hayallerini yok ettiniz. Mülakattan, torpilden üç maaştan beş maaştan dolayı. ve hala şunu söylemiyorsunuz; biz hata yaptık, yanlış yapmışız demiyorsunuz. Seçime gidiyor internet vereceğiz diyorlar. Biz o interneti pandemi döneminde 918 köye bağladık ki çocuklar oradan internete bağlansın online eğitime devam etsin diye. Destek alan 40 bin aileye 10'ar GB interneti zaten pandemi döneminde verdik. Gençler 10 GB yetmez de ben diyorum ki hükümetsiniz niye 15'inden sonra? Şimdi verin. Dolayısıyla artık öğrencisini, esnafını, memurunu, halkını düşünen bir iktidara gerek var."
Gönder