adscode
adscode

Bugün arife yarın da bayram belki

Son yıllarda her bayram arifesinde neredeee o eski bayramlar diye sorarken yakalıyorum kendimi

Bayram durduğu yerde duruyor da memlekette yaşayanlar ve yaşananlar değişti, hem de çok değişti diyor numara yapamayan vicdan sesim…

Kızlı erkekli dört kişi kaldırımda kankalı cümlelerle konuşa konuşa sana doğru geliyorlar mesela. Sen de teksin. Onlar oralı olmayınca yol vermek zorunda kalıyorsun! Yanlarından geçerken sitem ediyorsun. Dönüp, pardon farketmedik diyorlar.

İnadına yapılsa daha iyi… Ne yazık, kimse kimseyi farketmiyor artık!

Bu topraklarda yaşayan milyonlarca insanı bilemem ama payıma düşen suçları kabul ediyorum…

Minik minik başladık izin vermeye. Sonra ne yapılırsa yapılsın göz yumduk, başımızı çevirdik.

Bugün de sanki hakkımız varmış gibi arifeyi, bayramı bahane edip güzellikler nerede diye soruyoruz.

Bayramların tadı değişirken yavaş yavaş, galiba büyük küçük hepimiz kabalıkla dışa vurduk içimizdekileri.

Çık sokağa, aç TV'yi, seçim yaklaştığı için katıl bir mitinge ya da gazetelerin birinci sayfalarına bak, aynada her şeye izin veren halini görmüş gibi olursun!

Memlekette yaşayan çoluk çocuk herkese bulunduğu makam ve sorumluluk açısından örnek olması gereken Cumhurbaşkanı mesela neler demiş. Daha doğrusu neler dememiş ki insanlara…

Çürük demiş, sürtük, çapulcu, be ahlaksız, be namussuz, be adi, bu adam pısırık, bu adam da yüz yok, bir tane kız mıdır kadın mıdır bilemem, geri zekalı, haysiyet fukarası, sefil, zavallı, eşkıya, onursuz, sanatçı müsveddesi, edep fukarası, engerek, çiyan, kan emici demiş… Şimdilerde de bay bay Kemal, Selo, Bebecan diyor!

Bunları çocuğundan duysan, çok ayıp bir daha söylersen diline acı biber süreceğim dersin…

Eski arifelere özlem burukluğu mu, insan dediğin gelişir biz geriye mi gidiyoruz endişesi mi diye düşünüyordum ki mail kutusuna bir yazı düştü.

Sözcü okuru ve Keşan Postası yazarı Ersoy Öngün göndermiş. Yazının başlığı Kahvehane siyaseti daha kaliteli! Ellerine sağlık. Sizinle de paylaşayım ki bayram öncesi birlikte umutlanalım.

“Eskiden kahvehanelerde kulaktan dolma bilgilerle her konuda yorum yapılırdı. Siyasiler de birbirlerine kahve siyasetini bırak derdi. Günümüzde bu tersine döndü! Siyasiler sığlaştı, entelektüel olmaktan, espriden uzaklaşırken kahvehanelerdeki sohbetler çok daha kaliteli hale geldi.

Geçenlerde memleketim Keşan'da bir arkadaşı beklerken kahveye uğradım. Tanıdıklarla sohbete başlayınca kahvenin parlamento ve üniversitelerden çok daha ileri seviyeye ulaştığına tanık oldum.

İçeri giren bir çiftçi cep telefonundan hava durumu uygulamasına baktığını ve gece don olasılığı olduğu bilgisini verdi!

Eski bir tanıdığım bana, EYT nedeniyle bütçede aktüeryal açık (bir ülkede çalışan sigortalı sayısına düşen emekli sayısına bağlı olarak ortaya çıkan dengesizliklere aktüeryal dengesizlik denir) olmayacak mı diye sordu!

Konuyu değiştirip futboldan bahsedeyim dedim. Arkadaşım, ne maçı? Ülke yanıyor, insanlar çocuğunun cebine harçlık koyamıyor kim futbolu düşünür demez mi.

Masanın altından tünel kazıp kaçasım gelirken bir başkası Türkiye'nin uzay projesi ile ilgili düşüncemi sordu, CERN projesi için bile kaynak verilmezken uzay projesinin şov olduğunu anlattı.

Kahvedeki CERN diyor, Cumhurbaşkanı engerek diyor, çiyan diyor…

Kahveden çıkarken anladım… Topluma gölge etmeyecek bir lider yetecek Türkiye'ye!”

***

Tamam durum kötü ve belki daha da tuhaflaşacak… Ama memleketin kılcal damarlarında “Geldikleri gibi giderler” diyen büyük önder Atatürk'ün, düştüğü yerden kalkıp Cumhuriyet'i kuranların, cehalete, sığlığa savaş açanların tükenmeyen umudu dolaşıyor hala.

Ne bileyim bugün arife, yarın da bayram belki…

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder