adscode
adscode

Zor işlerin adamı Ersan Şen İsraile de avukat olur musun

Zor işlerin adamı Ersan Şen İsraile de avukat olur musun

Türkiye’de bir devlet üniversitesinde ceza hukuk profesörlüğü yapmaya devam eden Ersan Şen’i hepiniz tanıyorsunuz..

Domatesten girer, lahanadan çıkar..

Zabıt kâtibinin aldığı maaş ile geçinemediğinden başlar, avukatların gelirlerinin düşüklüğünden çıkar.

Enflasyondan girer, alım gücünden çıkar..

Ve kırmızı çizgileri vardır..

Kırmızı çizgisi Mustafa Kemal’dir..

Ve Mustafa Kemal üzerinden istismar amaçlı birçok açıklaması vardır..

“Mustafa Kemal Atatürk’e sövmek kimsenin hakkı değil, haddi de değil. Ona Rum söver, Yunan söver, istilacılar söver” sözleri ile, hoşuna gitmeyen insanları çaktırmadan Mustafa Kemal’e sövüyormuş gibi algı oluşturup, ama gerçekte kendisi onlara söver..

“Atatürk’ün adını ağzına salavatla alacaksın” şeklinde itikadi açıdan da büyük sakatlıklar içeren cümleler kurar..

“Türk milleti evladının Mustafa Kemal Atatürk’le derdi olamaz. Bak Rum’un olur, Yunan’ın olur, İngiliz’in olur, Avustralyalının olur, başka memleketin olabilir ama Türk milletinin evladının olamaz” diyerek, durduk yerde kavga çıkartmaya çalışır..

Ve en sonunda da, “Atatürk sabah akşam milletin ağzına sakız değildir. Biz Atatürk’ü bozuk para gibi harcatmayız” der..

Onu dinleyen herkes, “Heyytt aslanım benim. Koç koç.. Atatürk karşıtlarına nasıl dersini verdi!” diyerek öve öve bitiremezler..

O zaman hodri meydan..

Atatürkçü geçinen bu kişinin, “Atatürk’ü bozuk para gibi harcatmayız” diyen bu avukatın, Kahramanmaraş’ta 35 kişinin öldüğü binanın müteahhitinin avukatlığına soyunmasına, samimi Atatürkçüler bir izahat getirsinler..

Avukatlık, parayı bastıranın, cezadan kurtulmasını sağlamak için vekaletini almak mıdır?

Televizyon ekranlarından bas bas bağırarak dillendirdiğiniz “hukuk”, üç kuruş para aldığınızda, yerde paspas gibi çiğnenecek bir kavram mıdır?

Sormuşlar, Atatürk için ‘kırmızı çizgimiz’ diyen Ersan Şen’e:

“Binanın kolonunu kesenlerin, 35 kişinin ölümüne sebep olanların avukatlığını üstlenmeniz doğru mu? Onları ceza almaktan kurtarmak için avukatlık yapmanız doğru mu?”

Devam etmemişler soruya, “Atatürkçülüğün neresinde, kolon kesenlerin avukatlığını yapmak yazılı?”

Bizim eklediğimiz ilave soru olmaksızın, yalın hali ile soruya cevap vermiş, Atatürkçü profesörümüz:

“Ben zor işlerin adamıyım!”

Yani demek istiyor ki Ersan Şen, “Parayı bastırsın, idamlık adamı ipten alırım ben!”

Peki nerede kaldı, hukuk?

Nerede kaldı Atatürkçülük.

Nerede kaldı vicdan?

Kolonu kes..

Bina yıkılırsa, Atatürkçü Ersan Şen, imdadına yetişir..

Tabii, Ersan Şen’i de göreceksin..

Ersan Şen de, bu avukatlığı, bedavaya yapmayacak..

Birkaç milyon liranı alacak..

Bu noktada, önce hatırlatsak Ersan Şen’e:

“İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırıma varan katliamına karşı, birçok suç duyurusu, Uuluslararası Ceza Mahkemesi’ne gönderiliyor.. Suç duyurusu yapanlar, size yüklü bir avukatlık parası ödeyemeyeceklerinden, avukatlıklarını üstlenmek istemezsiniz, herhalde..”

Devam etsek..

“Bedavaya suç duyurusu hazırlamam diyebilirsiniz de.. Merak ettik.. Biz suç duyurusunu hazırladığımızda, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde, İsrailli yöneticilerin avukatı olarak, karşımıza çıkar mısınız?”

Ne cevap verir, Ersan Şen?

Uyuşturucu ile yetinmeyip, üzerine bir de alkol alıp direksiyona geçen ve önündeki araca arkadan çarpıp üç kişinin ölümüne sebep olan muhalif senarist Emrah Serbest’in avukatlığını alıp, 3.5 yılda cezaevinden çıkartan Ersan Şen, eminim ki İsrailli katliamcıların da cezalarını ciddi miktarda azaltır..

Yapar mısın Ersan?

İsrailli katliamcıların da avukatlığını yapar mısın?

Avukatlık profesyonel bir meslektir, parayı bastıranın avukatlığını yaparız” der misin?

Bunu dediğinde, Atatürkçülüğün yerinde yeller esmiş olmaz mı?

 

Küçücük çocukların katillerine avukatlık yapmak, hukukçuluk mudur, yoksa hukuku katillerin emrine vermek midir?

Depremde ölenlerin hatırını çiğneyip, yıkılan binanın sorumlularının daha az ceza alması için çırpınmak, hukukçuluk mudur?

Bir hatırlatma da, Atatürk üzerinden, bu gibi tahrikkar sözler sarfedenlere inanıp, dindar insanlara hakaret edenlere yapalım..

Bakın, Ersan Şen’in Atatürkçülük üzerinden yaptığı tahriklere aldanıp, Anadolu’nun samimi çocuklarına sataşanlarınız oldu..

Bakın bakalım, Ersan Şen Atatürkçülüğünde samimi miymiş?

Yoksa, parayı bastırsanız, Atatürk’e gerçekten hakaret edenlerin bile avukatlığını alabilecek kadar, bu işin çıkarında mıymış?

Bu ülkenin insanları, artık istismar kokan söylemlere aldanmamalı..

Televizyon ekranlarından hukuk satıp, sonrasında tanınırlılığını bürosunda paraya çevirenleri iyi tanımalı..

Filistin’de 12 bine yaklaşan ölü sayısı karşısında aciz aciz otururken..

Dünya devletleri, bu katliama, bu soykırıma açıkça destek verirken..

“Hukukun üstünlüğü endeksinde, Türkiye kaçıncı biliyor musunuz” hokkabazlığı ile üç kişi üzerinden “Türkiye’de hukuk yok” algısı oluşturmaya kalkışanları iyi tanımalıyız..

“Katliama sessiz kalanların, Türkiye’ye hukuk dersi vermeye hakları yoktur” diyemeyenler..

Dahası, Türkiye’yi “Hukuk yok” diyerek suçlamaya kalkanlar..

İşlenen suçların da, bilerek veya bilmeyerek ortaklarıdırlar..

Üç kişiyi, üç gün fazla cezaevinde tutsanız ne olur?

Üç kişi, üç gün fazla cezaevinde tutuldu diye, Türkiye’de hukuk yok ise..

12 bin kişinin göz göre öldürüldüğü ve öldürülmesine sessiz kalındığı dünyada, hukukun olduğunu kim söyleyebilir?

Ki, onlar “Hukukun üstünlüğü endeksi”nde birinci sıradalar da, biz 130. sıradayız?

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder