adscode
adscode

Serbest Gezenler

Serbest Gezenler

Serbest gezen tavukların yumurtaları organik denmekte, tavsiye edilmekte. Ya serbest gezen ozanların, düşünürlerin ürettikleri, yazdıkları çizdikleri?

Serbest gezen insanlar vardır. De, nedir bu Serbest Gezen?

Tavuklardan devam edelim. Biliyorsunuz fabrika görünümlü yerlerde tavukları dar hücrelere sıkıştırıp kilo aldırırlar veya yumurtlatırlar. İşte o tavukların ve yumurtaların insana toksin etkisi yaptığı söylenir.

Zulmeden zulmü yaşar. Tabiat da böyle insan da öyle. Hatta doğaya hırsla girişene doğa da tekme tokat girişir.

Kendi ellerimizle kendimize yaptığımız kötülükler vardır, âyetlerde böyle söylenmiştir…

 

Bazı insanlar tıpkı tavuklar gibi dar ve sabit hücrelere kendilerini hapsederler. Siz bu mahpusluğa isterseniz ideoloji, isterseniz makam mevki çekişmeleri deyin fark etmez. Hücre hücredir, kişinin elini kolunu bağlar, beyin dumura uğrar.

Geçmişimize bakarsak bunu daha iyi idrak ederiz. Mesela sultanların kapısına yakın yatan âlimler böyledir. Her ne kadar deha olsalar da bir kapışmada bir bakarsınız kelle gitmiş! Melâmi bilgesi İsmail Mâşuki 'ye "İstanbul'a, payitahta yerleşeceksen dikkat et. Her şeyi söyleme!" denmiş, ama o dinlememiş şeyhülislamın ve Ebussuud 'un hışmını çekmiş, kafası kesilip denize atılmış, cesedi çok sonra Bebek kıyılarına vurmuştur.

Ebussuud kafası geçmiş vakit kafası değildir. Bugün de yaşarlar, yarın da yaşayacaklardır. Hakk'ın irfanı bazılarına daima bol gelecektir. Onlar hücrede yaşamak isterler ve kalın kafalarının algıladığı kadarıyla müsamere tadında düşünüp, her şeyin dış kabuğuna bakarlar. Ceviz kabuğunu yalayıp duran bu takım, kabuğun içindekini merak etmediği gibi iç cevizden de ölümüne korkar.

Ondan sonra yaz fetvayı, gelsin zındık, gitsin Bâtıni, şu bu…

Halbuki hakikatin iki veçhesi vardır, zahir ve bâtın. Seküler ortamlar için söylersek: Biçim ve öz. Zahiri bilmeden bâtın kendini açmaz ama zahirde takılanlara da bâtın açılmaz. Zahirci zevat ondan suratsızdır. Keşfetme duygusundan yoksundurlar, ilham bunlara yağmaz. Maya tutmamış yoğurt gibidirler, akış kesilmiştir onlarda. Ekşi olduklarından gülmeyi zül addeder, şakadan kaçınır, bağırır çağırır, insanı hakikatten soğuturlar. Soğutmaktadırlar.

 

Muhiddin Baba, İbn Arabi mesela bu gerçekliğe göre davranmış, kendine büyük hürmet gösterilmesine kanmamış, daima sırt çantasıyla çeperlerde, halkın arasında yaşamıştır. Şemsi Tebrizi medrese konaklarında değil alelâde tüccar otellerinde kalmıştır. Ebu Zer bu konuda bir efsanedir. Ona bakan anarşist bir filozofun Lailaheillallah dememesi imkansızdır.

Gizli İdris de öyle. Sarayın terzisi olmasına rağmen bilgeliğini gizlemiş, arka semtlerden konuşmuştur. Hacı Bayram Veli'nin hocası Somuncu Baba'nın Emir Sultan tarafından keşfedilmesinden sonra etrafı kalabalıklaşınca Bursa'yı terk edip ücra bir yerde tekke açması da böyle okunmalıdır…

 

Güncel ihtirasların ideolojileri deli gömlekleridir. Eli kolu bağlar. Oysa insan Allah'ın ilminde serbest bir varlıktır, özgürdür. Sürü değil bireydir. Tevhidin 'Bir' demek olduğunu anlayan kişi, özündeki "yaratıcının temsilcisi" unvanını, "kendözünü" idrak eden kişi bütün dünyada serazat-serbest yürür. Ayak bağlarından azat edilmiş yürüyüşüyle de emsal olur.

Mülk Allah'ın ise irfan bizimdir. Biz buna Allah ile ahlâklanmak deriz. Cömertlik ve tevazu bu anlamda mânâ kazanır. Bu dünyayı cennet etmenin yolları buralardan insana açılır. Zekât, serbest gezen yolcuların tebessümünde saklıdır…

 

 

Serbest gezen ozanlar düşünürler o yüzden mühimdir. Yunus Emre bir serbest gezendir, o nedenle çağlar üstü bir bilgedir. Onların sözleri de hayatları da insana organik gelir, şifa verir.

Fakat şöyle de denmiştir:

Yunus bu cezbe sözlerin cahillere söylemegil,

Bilmez misin cahillerin nice geçer zamanesi…

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder