adscode
adscode

Organize sanayilerde Türkiye başarılı oldu

Organize sanayilerde Türkiye başarılı oldu

ATATÜRK Organize Sanayi Bölgesi’nin yeni yönetimi hızlı bir başlangıç yaptı. Başkan Cenk Karace, bölgenin daha iyi anlatılması için yoğun bir çalışma yürütüyor. Ve daha önemlisi AOSB’nin genişletilmesi için de bir diplomasi trafiği yapıyor.

Aslında bu konu yıllar önce de gündeme gelmişti.
Türkiye organize sanayi bölgeleriyle başarılı oldu.
OSB sayısı neredeyse 400’e geldi ve çoğunda yer kalmadı.
Dünyanın birçok yerinde benzer bölgelere gittim, inanın çoğunluğa dünya standartlarında tesislere sahip...
Buraları artık Türk sanayisinin, ihracatın ve istihdamın lokomotifi konumunda.
OSB’lerde 70 binin üzerinde fabrika var.
İstihdam 3.5 milyona, ihracat 80 milyar dolara, ihracat yapan firma sayısı 10 bini çoktan geçti. Sanayi istihdamının ve ihracatının yarısından fazlası OSB’lerde gözüküyor.
Daha da önemlisi buralarda kurulan model fabrikalar, AR-GE ve tasarım merkezleri de dikkat çekiyor.
O yüzden OSB’lerden gelen genişleme taleplerini dikkate almamız gerekiyor.
Atatürk Organize Sanayi Bölgesi de bu başarılı örneklerden biri...
Karace; bölgeyi Kaklıç’a doğru büyütmek istiyor.
Ayrıca aynı bölge içinde Hazine arazilerinin de olduğu büyük alanlar da mevcut...
Adnan Menderes yapılmadan önce İzmir’in havalimanı Çiğli’ydi, buraya doğru da bölgenin büyümesi mümkün...
Aliağa ve Menemen’deki bölgelere talep bir hayli fazla, öyle gözüküyor ki yakında buralarda da yer kalmayacak.
Türkiye’nin 500 milyar dolarlık bir ihracat hedefi var.
Yakın bir gelecekte bu hedef geçilecek ve sonra hepimiz 1 trilyon doları konuşur hale geleceğiz.
Genişleme ya da alternatif alanlar yaratarak sanayimizi büyütebiliriz.
Başarılı ve örnek olmuş modelleri de öne çıkararak bu değişimi yapmalıyız.


Bir yanımız iyimser
gelişmeleri izliyoruz

GEÇEN akşam AOSB’nin konukları meslektaşlarım Hakan Güldağ, Şeref Oğuz ve Vahap Munyar’dı. Ekonomi yazarlarıyla Türkiye’yi konuştuk, biraz da dünyadaki gelişmelere baktık.
Tabii jeopolitik gelişmeler hepimizi endişelendiriyor. İsrail’in Gazze’ye karşı kullandığı orantısız güç bölgenin tansiyonunu da yükseltmiş durumda. Aslında bir süredir dünyada yavaşlama eğilimleri de görülüyor. Avrupa rahat değil; Amerika göreceli olarak daha iyi gözüküyor ama orada da faizlerin uzun bir süre yüksek kalacağı görüşü iyimserliği biraz törpülüyor.
Pandemi sonrasında hızlı artan kapasite oranları geriliyor.
Ki; bu gerileme 2024’te hız kazanacak.
Türkiye dünyadaki bu şartlarla yeni yıla giriyor.
Ekonomi yönetimine güven yüksek, elbette beklentiler de fazla...
Ama sıkılaştırma, krediye erişebilirlik artarak devam edecek gibi gözüküyor.
Bir de yaklaşan yerel seçimler daha da dikkatli olmayı zorluyor.
Bütün bunlara rağmen sanayiciyi iyimser gördüm.
Türkiye’nin girişim ruhunu seviyorum.
Bütün zorluklara rağmen Türk sanayisi büyüyor.
Şimdi yapılması gereken bu değişimi yönetmek...
Çünkü giderek dijitalleşen ve ileri teknolojiyi kullanan endüstrinin iyi insanlara ihtiyacı var.
Bunun için özel sektöre de büyük görev düşüyor.

“Çalış her şey olur”
sözü artık yeterli değil

HER gittiğim toplantıda sanayicinin “Çalıştıracak insan bulamıyoruz” yakınmasını dinliyorum.
Haklılar... Nitelikli insan bulmak gerçekten zor... Ancak bu sorun sadece bizde yaşanmıyor.
Almanya’da işçi açığı giderek büyüyor. Avrupa Birliği çalışma koşullarında iyileştirmelere gidiyor. Yakın bir zamana kadar istedikleri kriterleri azalttılar. O yüzden Türk sanayicisi sadece kendi rakipleriyle değil; dünyayla da mücadele ediyor. Çoğu gençlerin aidiyet duygusu taşımadıklarını, işe bağlılığın azaldığını, beklentilerin yükseldiğini ve ara kademelerde insanların çalışmak istemediklerini söylüyor.
Bu yakınmaları sık duyuyorum.
Bir kere eğitim politikalarında iyileştirmeler yapmak zorundayız, bu kaçınılmaz.
Ama bunun kadar önemli olan bir gerçek var ki...
O da şirketlerin insan kaynakları politikalarında aynı değişimin yansıması gerektiği...
Gençler artık önlerinde bir kariyer planı görmek istiyor.
Yani bizim dönemler gibi “Çalış her şey olur” motivasyonunu yeterli bulmuyorlar. Somut bir plan bekliyorlar. Ve bu konuda da gençleri haklı buluyorum.
Çünkü dünya değişti, gençlerimiz kendilerine güveniyorlar ve her yerde çalışabileceklerini biliyorlar.
O yüzden bu beklentileri karşılayanlar kadrolarını güçlendirirler.

Akıllı fabrika dönemi

ÇOĞU kez Hugo Boss’u örnek gösteriyorum.
Çünkü bir çalışanın kendini geliştirmesi ve sosyalleşmesi için birçok detay düşünülmüş.
Sürekli bir eğitim programı uygulanıyor. Sosyal tesislerde spordan hobilere kadar birçok konuda kendinizi geliştirebiliyorsunuz. Akıllı binalar kadar akıllı fabrikaların da sayısını artırmalıyız.

 

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder